ÖZKAN KESKİN KESKİN YAPIM - DİNİ SORU ve CEVAPLAR




Doğru iman bilgileri
İman ve İslam
İman nedir
Sual: İman nedir?
CEVAP
İman, bildirilen altı esasa inanmak ve Allahü teâlâ tarafından
bildirilen, Muhammed aleyhisselamın Allahü teâlâ tarafından
getirdiği emir ve yasakların hepsine inanmak ve inandığını dil ile
söylemek demektir.
Amentü şöyledir:
Âmentü billahi ve melaiketihi ve kütübihi ve rüsülihi vel
yevmil ahiri ve bilkaderi hayrihi ve şerrihi minallahi teâlâ vel
ba'sü ba'del mevti hakkun. Eşhedü en lâ ilahe illallah ve eşhedü
enne Muhammeden abdühü ve resülühü.
[Yani, Allah’a, meleklerine, gönderdiği kitaplarına,
peygamberlerine, ahiret gününe, kadere, hayrın ve şerrin Allah’tan
olduğuna, öldükten sonra dirilmeye inanıyorum. Allah’tan başka ilah
olmadığına ve Muhammed aleyhisselamın da Allah’ın kulu ve son
Peygamberi olduğuna şehadet ediyorum.]
İman, Muhammed aleyhisselamın, Peygamber olarak bildirdiği
dini, akla, tecrübeye ve felsefeye uygun olup olmadığına bakmadan
tasdik etmek yani kabul edip, beğenip, inanmaktır. Akla uygun
olduğu için tasdik etmek, aklı tasdik etmek olur, Resulü tasdik etmek
olmaz. Yahut Resulü ve aklı birlikte tasdik etmek olur ki, o zaman
Peygambere itimat tam olmaz. Tam olmayınca, iman olmaz. Allahü
teâlâ, (Onlar gayba [görmedikleri halde Resulümün bildirdiği her
şeye] iman ederler) buyuruyor. (Bekara 3) Resulü de, (Dini
[hükümleri, dinde bildirilenleri] aklı ile ölçenden daha zararlısı
yoktur) buyurdu. (Taberani)
Nazara yani göz değmesine inanmayan bir kimse, (Bugün fen,
gözle görülemeyen şuaların iş yaptığını açıklıyor. Mesela bir
kumanda ile TV’yi, radyoyu veya arabamızı açıp kapatabiliyoruz.
Bunun için gözlerden çıkan şuanın zarar verebileceğine artık
inanıyorum) dese bunun kıymeti olmaz. Çünkü bu insan dine değil,
kumandadan çıkan şuaya inanıyor. Yahut şua ile birlikte
Peygambere inanıyor. Yani fen kabul ettiği için, şuaların etkisini
gözü ile gördüğü için inanıyor ki bu iman olmaz. Dinde bildirilen her
şeyi, fen ispat edemese de, fayda veya zararını gözü ile görmese
de, yine inanmak lazımdır. Hakiki iman gayba inanmaktır yani
görmeden inanmaktır. Gördükten sonra artık o iman olmaz.
Gördüğünü itiraf etmek olur. Bekara suresinin 3. âyetinde, gayba
inanmak, görmeden inanmak övülüyor. İmanın altı şartı da gayba
inanmayı gerektirmektedir. Çünkü hiç birisini görmüş değiliz.
Peygamber efendimiz, aşağıda bildirilen iman ile ilgili âyetleri
açıklayarak imanı şöyle tarif etti:
(İman; Allah’a, meleklere, kitaplara, peygamberlere, ahiret
gününe, [yani Kıyamete, Cennete, Cehenneme, hesaba, mizana],
kadere, hayrın ve şerrin Allah’tan olduğuna, ölüme, öldükten
sonra dirilmeye, inanmaktır. Allah’tan başka ilah olmadığına ve
benim Onun kulu ve resulü olduğuma şehadet etmektir.)
[Buhari, Müslim, Nesai]
Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Asıl iyilik; Allah’a, ahirete, meleklere, kitaplara, nebilere
inanmaktır.) [Bekara 177]
(Onlar gayba [Allah'a, meleklere, kıyamete, cennete,
cehenneme görmedikleri halde] inanırlar.) [Bekara 3]
(Onlar, sana indirilene, senden önceki kitaplara ve ahirete
iman ederler.) [Bekara 4]
Bu üç âyette, Allah’a, ahirete, meleklere, kitaplara,
peygamberlere ve gayba inanmak bildiriliyor.
(Allah, onların işlediklerini ve işleyeceklerini bilir.) [Bekara
255]
(Ölümü Allah’ın iznine bağlı olmayan hiç kimse yoktur.) [Al-i
İmran 145]
(Ölüm zamanını takdir eden ancak Allah’tır.) [Enam 2]
Bu üç âyet, takdirin Allah tarafından olduğunu bildirmekte,
kadere iman etmeyi göstermektedir.
(Kendilerine bir iyilik dokununca, "Bu Allah’tan" derler;
başlarına bir kötülük gelince de "Bu senin yüzünden" derler.
“Küllün min indillah” [Hepsi Allah’tandır] de, bunlara ne oluyor ki
bir türlü laf anlamıyorlar.) [Nisa 78]
Bu âyet, hayır ve şerrin Allah’tan olduğunu bildirmektedir.
(Muhammed [aleyhisselam], Allah’ın Resulü ve nebilerin
sonuncusudur.) [Ahzab 40]
Bu âyet de, Resulullahın peygamber olduğunu bildirmektedir.
Amentü’nün manası
Amentü’yü bildiren hadis-i şerif şu mealdedir:
(İman; Allah’a, meleklere, kitaplara, peygamberlere, ahiret
gününe, [yani Kıyamete, Cennete, Cehenneme, hesaba, mizana],
kadere, hayrın ve şerrin Allah’tan olduğuna, ölüme, öldükten
sonra dirilmeye, inanmaktır. Allah’tan başka ilah olmadığına ve
benim Onun kulu ve resulü olduğuma şehadet etmektir.)
[Buhari, Müslim, Nesai]
Allah’a inanmak:
Allahü teâlânın varlığına, birliğine, Ondan başka ilah
olmadığına, her şeyi yoktan yarattığına, Ondan başka yaratıcı
olmadığına kalben inanmak, kabul etmek demektir. Âlemlere rahmet
olarak gönderdiği son Peygamberi Muhammed aleyhisselam
vasıtasıyla bildirdiği dinin hepsini kabul etmek, beğenmek demektir.
Bir âyet-i kerime meali:
(Allah’a ve ümmi nebi olan Resulüne iman edin!) [Araf 158]
Meleklere inanmak:
Melekler nurani cisimlerdir. Hiçbirinde erkeklik dişilik yoktur.
Hepsinin günahsız, emin olduğunu kabul etmek, tasdik etmek,
yaptıkları işleri beğenmek şarttır. Bir âyet-i kerime meali:
(Asıl iyilik; Allah’a, ahirete, meleklere, kitaplara, nebilere
inanmaktır.) [Bekara 177]
Kitaplara inanmak:
Zebur, Tevrat, İncil, Kur’an ve diğer kitapların Allahü teâlâ
tarafından gönderildiğine, hepsinin hak olduğuna, ancak son kitap
Kur’an-ı kerimle diğerlerinin [Hiç birisi değişmemiş bile olsa] Allahü
teâlâ tarafından nesh edildiğine yani yürürlükten kaldırıldığına iman
etmek, böyle olduğunu kabul etmek demektir. Ayrıca, Kur’an-ı
kerimden önceki kitapların insanlar tarafından değiştirildiğini, Allah
kelamı olmaktan çıktıklarını bilmek, bunu kabul ve tasdik etmek
demektir. Bir âyet-i kerime meali:
(Onlar, sana indirilene [Kur’an-ı kerime], senden önceki
indirilen kitaplara iman ederler.) [Bekara 4]
Peygamberlere inanmak:
Peygamberlerin hepsinin Allahü teâlâ tarafından seçilmiş olup,
sadık, doğru sözlü, günahtan masum olduklarını kabul ile tasdik
etmek demektir. Onlardan birini bile kabul etmeyen, beğenmeyen
kimse, kâfir olur. Peygamberlerin ilkinin Âdem aleyhisselam ve
sonuncusunun, Muhammed aleyhisselam olduğuna iman etmek,
kabul ve tasdik etmek demektir. Peygamber efendimizin bildirdiği
dini hükümlerin hepsini, en güzel şekilde ve eksiksiz tebliğ ettiğine
inanmak, bu emir ve yasakların hepsini kabul edip, hepsini
beğenmek demektir. Bir âyet-i kerime meali:
(Bütün Peygamberlere iman edip, hiçbirini diğerinden
ayırmayanlar Allah’ın mükafatına kavuşacaktır.) [Nisa 152]
Kaza ve kadere inanmak:
Allahü teâlânın insanlara cüzi irade verdiğini, insanların bu cüzi
iradeye göre tercih ettikleri ve yaptıkları her şeyi Allahü teâlânın
yarattığına iman etmek demektir. Hayır ve şer, her şeyi kulların talep
ettiklerini, Allah’ın da bunu dilediği takdirde yarattığını bilmek, bunu
kabul ile tasdik etmek ve beğenmek demektir. Bir âyet-i kerime
meali:
(Allah’ın emri mutlaka yerine gelecek, yazılmış bir
kaderdir.) [Ahzab 38]
Ahirete inanmak:
İnsanların kıyamet kopunca, dirileceklerine, hesap ve mizandan
sonra, Müslümanların Cennete, kâfirlerin Cehenneme gideceklerine
ve orada ebedi kalacaklarına iman etmek, bunu kabul etmek ve
beğenmek demektir. Bir âyet-i kerime meali:
(Onlar [Müslümanlar], ahiret gününe iman ederler.) [Bekara 4]
Kelime-i şehadete inanmak şöyle olmalı:
Ben şehadet ederim ki, yani görmüş gibi bilirim ve bildiririm ki,
Allah’tan başka ilah yoktur. Ve yine şehadet ederim ki, Muhammed
aleyhisselam Onun kulu, resulü ve son Peygamberidir. İki âyet-i
kerime meali:
(Muhammed [aleyhisselam], Allah’ın Resulü ve nebilerin
sonuncusudur.) [Ahzab 40]
(Allah’a ve resulüne inananlara, rableri katında nurları ve
ecirleri vardır.) [Hadid 19]
İnanmak ne demek?
Sual: Müslüman olmak için Amentü’deki altı esasa inanmak
şarttır, ama inanmak ne demektir?
CEVAP
İnanmak, görmüş gibi, kabul etmek, tasdik etmek, beğenmek
demektir.
Bir insanın Müslüman olabilmesi için, iman sahibi olması, yani
dinimizin emir ve yasaklarına inanması şarttır. Yalnız inanması da
kâfi değildir; bu emirleri beğenmesi ve sevmesi de şarttır. Bu da bir
bilgi işidir. Yapıp yapmamak ayrı, bunları kabul etmek, beğenmek ve
sevmek ayrı şeydir. Yapıp yapmamak günah ve sevapla ilgili, kabul
etmek ve beğenmek imanla ilgilidir. İmanın altı esası bir bütün olup,
çok önemlidir. Ufak bir şüphe götürmez. İnandığı halde, birini bile
beğenmemek kâfirliktir.
İmanın tarifi nedir?
İmanı şöyle tarif ediyorsunuz:
"İman, Muhammed aleyhisselamın, peygamber olarak bildirdiği
şeyleri, tahkik etmeden, akla, tecrübeye ve felsefeye danışmaksızın,
tasdik ve itikat etmektir, inanmaktır. Akla uygun olduğu için tasdik
ederse, aklı tasdik etmiş olur, resulü tasdik etmiş olmaz. Veya,
resulü ve aklı birlikte tasdik etmiş olur ki, o zaman peygambere
itimat tam olmaz. İtimat tam olmayınca, iman olmaz. İman,
Amentü’deki 6 esasa kesin olarak inanmaktır. Çünkü iyiler
övülürken, (Onlar gayba inanır) buyuruluyor."
Bu tarif, Kur'ana zıttır, Bekara suresinin 62. âyetine aykırıdır.
İman sadece Allah’a ve ahirete olması gerekir. Bu tarifin
Muhammedi tavırla hiç bir alakası yoktur.
CEVAP
(Muhammedi) ifadesi uygun değildir. Bu, Peygamber
efendimizin Allah’ın Resulü olduğuna inanmayan, Kur'anın Allah’ın
kelamı değil, Muhammed aleyhisselamın sözü olduğunu savunan
müsteşriklerin ve misyonerlerin ifadesidir. İman edilmesi gereken
hususlar sadece Bekara 62 de mi bildiriliyor? Diğer âyetleri niye
gizliyorsunuz? Güneş balçıkla sıvanmaz. İman sadece Allah’a ve
ahirete değil, Amentü’deki altı esasa inanmaktır. Bekara suresinin
3. âyetinde, gayba inanmak, görmeden inanmak övülüyor. İmanın
altı şartı da gayba inanmaktır. Çünkü hiç birisini görmüş değiliz.
Peygamberlerden sonra bütün insanların en üstünü olan
Hazret-i Ebu Bekir bu üstünlüğe kavuşup nasıl Sıddık lakabını aldı
biliyor musunuz? (Allah ne diyorsa doğrudur, Allah’ın resulü ne
diyorsa doğrudur) demesi yüzünden bu dereceye yükselmiştir.
Kâfirler, (Muhammed, Ebu Bekir’e galiba sihir yapmış, çünkü
görmeden inanıyor, bir anda onun Miraca gidip geldiğini tasdik
ediyor) diye hayrette kaldılar.
Peygamber efendimiz, aşağıda bildirilen iman ile ilgili âyetleri
açıklayarak imanı şöyle tarif etti:
(İman; Allah’a, meleklere, kitaplara, peygamberlere, ahiret
gününe, [yani Kıyamete, Cennete, Cehenneme, hesaba, mizana],
kadere, hayrın ve şerrin Allah’tan olduğuna, ölüme, öldükten
sonra dirilmeye, inanmaktır. Allah’tan başka ilah olmadığına ve
benim Onun kulu ve resulü olduğuma şehadet etmektir.)
[Buhari, Müslim, Nesai]
Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Asıl iyilik; Allah’a, ahirete, meleklere, kitaplara, nebilere
inanmaktır.) [Bekara 177]
(Onlar gayba [Allah'a, meleklere, kıyamete, cennete,
cehenneme görmedikleri halde] inanırlar.) [Bekara 3]
(Onlar, sana indirilene, senden önceki kitaplara ve ahirete
iman ederler.) [Bekara 4]
Bu üç âyette, Allah’a, ahirete, meleklere, kitaplara,
peygamberlere ve gayba inanmak bildiriliyor.
(Allah, onların işlediklerini ve işleyeceklerini bilir.) [Bekara
255]
(Ölümü Allah’ın iznine bağlı olmayan hiç kimse yoktur.) [Al-i
İmran 145]
(Ölüm zamanını takdir eden ancak Allah’tır.) [Enam 2]
Bu üç âyet, takdirin Allah tarafından olduğunu bildirmekte,
kadere iman etmeyi göstermektedir.
(Kendilerine bir iyilik dokununca, "Bu Allah’tan" derler;
başlarına bir kötülük gelince de "Bu senin yüzünden" derler.
“Küllün min indillah” [Hepsi Allah’tandır] de, bunlara ne oluyor ki
bir türlü laf anlamıyorlar.) [Nisa 78]
Bu âyet, hayır ve şerrin Allah’tan olduğunu bildirmektedir.
(Muhammed [aleyhisselam], Allah’ın Resulü ve nebilerin
sonuncusudur.) [Ahzab 40]
Bu âyet de, Resulullahın Peygamber olduğunu bildirmektedir.
İman herkese lazım
Sual: İman etmek akıl icabı değil midir?
CEVAP
İmanı olmayan kimsenin sonsuz olarak Cehennem ateşinde
yanacağını Peygamber efendimiz haber verdi. Bu haber elbette
doğrudur. Buna inanmak, Allahü teâlânın var olduğuna, bir olduğuna
inanmak gibi lazımdır. Sonsuz olarak ateşte yanmak ne demektir?
Herhangi bir insan, sonsuz olarak ateşte yanmak felaketini
düşünürse, korkudan aklını kaçırması lazım gelir. Bu korkunç
felaketten kurtulmak çaresini arar. Bunun çaresi ise, çok kolaydır.
(Allahü teâlânın var ve bir olduğuna ve Muhammed aleyhisselamın
Onun son Peygamberi olduğuna ve Onun haber verdiği şeylerin
hepsinin doğru olduğuna inanmak ve beğenmek) insanı bu sonsuz
felaketten kurtarmaktadır.
Bir kimse ben bu sonsuz yanmaya inanmıyorum, bunun için
böyle bir felaketten korkmuyorum, bu felaketten kurtulmak çaresini
aramıyorum derse, buna, (İnanmamak için elinde senedin, vesikan
var mı? Hangi ilim, hangi fen inanmana engel oluyor?) denirse ne
cevap verecektir? Elbette hiçbir vesika gösteremiyecektir. Senedi,
vesikası olmayan söze ilim, fen denir mi? Buna zan ve ihtimal denir.
Milyonda, milyarda bir ihtimali olsa da, (sonsuz olarak ateşte
yanmak) korkunç felaketinden sakınmak lazım olmaz mı? Az bir aklı
olan kimse bile, böyle felaketten sakınmaz mı? Sonsuz ateşte
yanmak ihtimalinden kurtulmak çaresini aramaz mı? Görülüyor ki,
her akıl sahibinin iman etmesi lazımdır.
İman etmek için vergi vermek, mal ödemek, yük taşımak, zevkli
tatlı şeylerden kaçınmak gibi sıkıntılara katlanmak lazım değildir.
Yalnız kalb ile, ihlas ile, samimi olarak inanmak yeterlidir. Bu
inancını inanmayanlara bildirmek de şart değildir. İmam-ı Rabbani
hazretleri buyuruyor ki, (Sonsuz ateşte yanmaya inanmayanın, buna
çok az da bir ihtimal vermesi, zannetmesi akıl icabıdır). Sonsuz
olarak ateşte yanmak ihtimali karşısında, bunun yegane ve kesin
çaresi olan iman nimetinden kaçınmak, ahmaklık, hem de çok büyük
şaşkınlık olmaz mı?
İmandan mahrum olan
Sual: (İman edenin, neyi yok; imandan mahrum olanın neyi var
ki?) sözü, ne demektir?
CEVAP
Hüküm, neticeye göre verilir. Ebedi kâr ve zarara bakılır. Ebedi
nimetlere kavuşmanın veya ebedi azaplara düşmenin sebebi,
insanda bir hazinenin varlığına veya yokluğuna bağlıdır. Bu hazine
imandır, Müslüman olmaktır. Bu hazineye malik olanın her şeyi var
demektir. Bu hazineden mahrum kalanın da, hiçbir şeyi yok
demektir. Mesela dünyanın en fakir insanı salih bir Müslüman olsun.
Bu çok fakir Müslümana, (Dünyanın bütün servetini, her şeyin
tapusunu sana vereceğiz, dünyanın lideri de, sen olacaksın, ama;
imanını bırak) deseler. O, çok fakir Müslüman, bunu asla kabul
etmez. Demek ki, iman sahibi, dünyadaki bütün servetin satın
alamayacağı bir hazineye ve erişilemeyecek bir makama sahiptir.
Netice olarak, Allahü teâlâya iman eden kimse, o haliyle de
ölürse, ebedi Cennetliktir. Başka hiç bir şeyi olmasa da, ne önemi
var? İmandan mahrum olanın akıbeti ise, ebedi Cehennemdir.
Bütün dünya onun olsa da, neye faydası olur? Onun için bir iş
yaparken, bu işten Allahü teâlâ razı mı, değil mi ona bakmak
gerekir. O, razı ise başka hiç kimse razı olmasa da, önemi yoktur. O
razı değilse, herkes razı olsa da, beğense de, hiç kıymeti olmaz. O
halde her işte ölçümüz, Allahü teâlânın rızası olmalıdır.
Dil ile ikrar
Sual: Bir ingiliz arkadaşım var. Müslüman olmuş, namaz
kılıyormuş ama, hiç kimseye söylememiş. İngilizler Müslüman
olduğunu duyarsa, iyi gözle bakmayacaklarını söylüyor. Kitaplarda
okumuş, kalb ile tasdik, dil ile ikrar etmek gerekiyor, şimdi ben kaç
kişinin yanında Müslümanlığımı ikrar etmem gerekir diyor. İkrar
etmeden veya edemeden ölsem Müslüman sayılmaz mıyım diyor.
CEVAP
Evet iman etmek için kalb ile tasdik dil ile de ikrar gerekir.
Ancak, onun dil ile başkalarına ikrar etmesi gerekmez. İslam
ülkesinde ikrar etmesi gerekir ki, Müslüman olarak bilinsin ve
Müslümanlara yapılan muamele ona yapılsın ve Müslüman
mezarlığına defnedilsin.
İnanmak ve beğenmek
Sual: Cennete, Cehenneme ve Allah’a inanan herkes mümindir
ve Cennete gider deniyor. Böyle bir şey var mıdır?
CEVAP
Çok yanlış bu! Şeytan da Allah’a inanıyor, o da Cennete
Cehenneme inanıyor. Hatta imanın diğer şartlarına da inanıyor.
Meleklere inanıyor, Peygamberlere inanıyor, gönderilen kitaplara
inanıyor. Öldükten sonra dirilmeye inanıyor. Hesaba, kitaba inanıyor
yani bunları biliyor. Demek ki Amentü’ye sadece inanmakla, bunları
bilmekle iman olmuyor. Amentü’de bildirilen altı esasa inanmakla
birlikte, Allahü teâlâ tarafından bildirilen emir ve yasakların tamamını
kabul etmek ve hepsini beğenmek de şarttır. Birini bile beğenmeyen
müslüman olamaz. Bir de, Hubb-i fillah, buğd-i fillah var. Yani Allah
dostlarını dost, düşmanlarını düşman bilmek gerekir. Tersi, yani
Allah dostlarını düşman, düşmanlarını da dost bilen kimse mümin
olamaz.
Demek ki Amentü’ye şeytan da inanıyor, hepsini teker teker
biliyor. Ancak şeytan, inandığı, teker teker bildiği bu şeyleri kabul
etmiyor, beğenmiyor ve Allah dostlarını düşman, düşmanlarını da
dost biliyor. Şeytan gibi bilen ve inanan kimse mümin olmaz.
En faziletli iman
Sual: En faziletli iman nedir?
CEVAP
İmanın altı şartına inanıp, hubb-i fillah ve buğd-i fillaha sahip
olduktan sonra, hep Allahü teâlâyı hatırlamak, her işini dine uygun
olarak, Allah için yapmaktır. Bir hadis-i şerif meali:
(En faziletli iman, nerede olursan ol, Allahü teâlânın seninle
beraber olduğunu bilmendir.) [Taberani]
İmanın ve İslam’ın şartları
Sual: Her müslümanın bilmesi gereken zaruri iman bilgilerini
kısaca bildirir misiniz?
CEVAP
Zaruri gereken iman bilgisi, imanın ve İslam’ın şartlarıdır.
Kısaca aşağıda bildiriyoruz. Geniş olarak Amentü’nün esasları
kısmında bilgi var.
İmanın şartları şunlardır:
1- Allah’a inanmak
Allahü teâlâ, vacib-ül-vücud [varlığı lazım olan] ve hakiki mabud
ve bütün varlıkların yaratıcısıdır. Ondan başka ilah yoktur. Allahü
teâlâ zamandan, mekandan münezzehtir. Hiçbir şeye benzemez.
Allahü teâlânın, sıfat-ı zatiyyesi altıdır:
Vücud,
Kıdem,
Beka,
Vahdaniyyet,
Muhalefet-ün lil-havadis,
Kıyam bi-nefsihi.
[Vücud var olmak, Kıdem varlığının öncesi olmamak, Beka
varlığı sonsuz olmak, hiç yok olmamak, Vahdaniyyet ortağı, benzeri
olmamak, Muhalefet-ün lil-havadis hiçbir şeyinde, hiçbir mahlûka,
hiçbir bakımdan benzememek, Kıyam bi-nefsihi varlığı kendinden
olmak, hep var olması için, hiçbir şeye muhtaç olmamaktır.]
Sıfat-ı sübutiyyesi de sekizdir:
Hayat,
İlm,
Sem,
Basar,
Kudret,
İrade,
Kelam,
Tekvin.
[Hayat diri olmak, ilm bilmek, sem işitmek, basar görmek,
kudret gücü yetmek, irade isteme, kelam söylemek, tekvin
yaratmaktır.] Bu sıfatları da kadimdir.
2- Meleklere inanmak
Melekler, hayat sahibi, diri, nurani yaratıklar olup, akıl sahibidir.
Allahü tâlânın sevgili ve kıymetli kullarıdır, ortakları ve kızları
değildir. Allahü teâlânın emirlerine itaat ederler, isyan etmezler.
Günah işlemezler. Kendilerine verilen emirleri yapmaktan başka
işleri yoktur. Erkek ve dişi değildir. Evlenmezler, doğurmazlar,
çoğalmazlar, çocukları olmaz, yiyip içmezler. Meleklerin kanatları
var, ama, nasıl olduğunu bilemeyiz.
Her insanın bütün işlerini yazan meleklere, Kiramen katibin
denir. Sual meleklerine Münker ve Nekir denir. Meleklerin en
üstünleri şunlardır: Cebrail, İsrafil, Mikail, Azrail.
3- Kitaplara inanmak
Allahü teâlânın gönderdiği kitaplar çoktur. Din kitaplarımızda
bildirilen ise, 104 kitaptır. Bunlardan 100’ü küçük kitaptır. Bu küçük
kitaplara suhuf denir.
100 suhuf şu Peygamberlere inmiştir:
10 suhufu, Âdem aleyhisselama,
50 suhufu, Şit aleyhisselama,
30 suhufu, İdris aleyhisselama,
10 suhufu, İbrahim aleyhisselama.
Dört büyük kitap ise şu Peygamberlere inmiştir:
Tevrat, Musa aleyhisselama,
Zebur, Davud aleyhisselama,
İncil, İsa aleyhisselama,
Kur'an-ı kerim, Peygamber efendimiz Muhammed
aleyhisselama.
Kur'an-ı kerim, bütün ilahi kitapların hükümlerini nesh etmiş,
yani yürürlükten kaldırmış ve bu hükümleri kendisinde toplamıştır.
Bugün, bütün insanların Kur'an-ı kerimin emrine uymaları lazımdır.
Kur’an-ı kerimde de (Resulüme uyun) buyuruluyor. Şu halde,
hadis-i şeriflere de uymak gerekir. Şimdi, hiçbir memlekette, hakiki
Tevrat ve İncil yoktur. Bozulmuş İnciller vardır. Bu kitaplar sonradan
tahrif edilmiş, yani insanlar tarafından değiştirilmiştir. Bozulmamış
olsaydı bile, geçerliliği yoktu, hepsi Allahü teâlâ tarafından nesh
edilmiş yani yürürlükten kaldırılmıştır.
Kur'an-ı kerimin gelmesi âyet âyet olmuş ve 23 senede
tamamlanmıştır. Kur'an-ı kerim, kıyamete kadar geçerlidir. Geçersiz
olmaktan ve insanların değiştirmelerinden korunmuştur. Kur'an-ı
kerimde eksiklik veya fazlalık olduğuna inanan, Allahü teâlâya
inanmamış olur.
Âyet-i kerimelerde mealen buyuruluyor ki:
(Kur’anı biz indirdik, elbette yine onu biz koruyacağız.) [Hicr
9]
(Kur’an, eşi benzeri olmayan bir kitaptır. Ona önünden,
ardından [hiçbir yönden, hiçbir şekilde] bâtıl gelemez [hiçbir ilave
ve çıkarma yapılamaz. Çünkü] O, kâinatın hamd ettiği hüküm ve
hikmet sahibi Allah tarafından indirilmiştir.) [Fussilet 41-42]
4- Peygamberlere inanmak
Peygamberlerin ilki Âdem aleyhisselam ve sonuncusu, bizim
Peygamberimiz Muhammed aleyhisselamdır. Bu ikisinin arasında,
çok Peygamber gelmiş ve geçmiştir. Sayıları belli değildir. 124
binden çok oldukları meşhurdur.
Peygamberlere iman etmek, aralarında hiçbir fark görmeyerek,
hepsinin Allahü teâlâ tarafından seçilmiş sadık, doğru sözlü
olduklarına inanmak demektir. Onlardan birine inanmayan kimse,
hiçbirine inanmamış olur.
Âdem aleyhisselamdan, son Peygamber Muhammed
aleyhisselama kadar bütün Peygamberler, hep aynı imanı bildirmiş,
ümmetlerinden aynı şeylere iman etmelerini istemişlerdir. Yahudiler,
Musa aleyhisselama inanıp, İsa aleyhisselama ve Muhammed
aleyhisselama inanmazlar. Hıristiyanlar, İsa aleyhisselama inanıp,
Muhammed aleyhisselama inanmazlar. Müslümanlar ise, bütün
Peygamberlere inanırlar yani kabul ederler.
Peygamberlerin sıfatları şunlardır:
Emanet [emindir],
Sıdk [her işi doğrudur, yalan söylemez],
Tebliğ [Dini eksiksiz bildirir],
Adalet [her işte hakkı gözetir],
İsmet [günah işlemez],
Fetanet [çok akıllı, anlayışlı, zeki],
Emnül-azl [peygamberlikten azledilmez yani peygamberlik
ellerinden alınmaz.]
Allahü teâlâ, ilk insan ve ilk Peygamber olan Âdem
aleyhisselamdan beri, her bin senede din sahibi yeni bir Resul
vasıtası ile, insanlara dinler göndermiştir. Bunlar aracılığı ile,
insanların dünyada rahat ve huzur içinde yaşamaları ve ahirette de
sonsuz saadete kavuşmaları yolunu bildirmiştir. Kendileri ile yeni bir
din gönderilen Peygamberlere (Resul) denir. Resullerin büyüklerine
(Ülülazm) Peygamberler denir. Bunlar, Âdem, Nuh, İbrahim,
Musa, İsa ve Muhammed aleyhimüssalatü vesselamdır.
Yeni bir din getirmeyip, insanları, daha önceki dine davet eden
Peygambere Nebi denir.
Peygamber efendimizden sonra, hiç Peygamber gelmeyecektir.
Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Muhammed [aleyhisselam], Allah’ın Resulü ve
Peygamberlerin sonuncusudur.) [Ahzab 40]
5- Ahiret gününe inanmak
Herkes öldükten sonra dirilecek, hesaptan sonra Cennet veya
Cehenneme gidecektir. Cennet ve Cehennem şimdi vardır. İkisi de
sonsuzdur. Müslümanlar Cennette ebedi, kâfirler de Cehennemde
ebedi kalacaklardır.
Kıyametin ne zaman kopacağı bildirilmedi. Fakat, Peygamber
efendimiz kıyametin birçok alametlerini ve başlangıçlarını haber
verdi:
Hazret-i Mehdi gelecek, İsa aleyhisselam gökten inecek, Deccal
çıkacak. Yecüc Mecüc denilen kimseler her yeri karıştıracak. Güneş
batıdan doğacak. Büyük depremler olacak. Din bilgileri unutulacak,
kötülük çoğalacaktır.
6- Kadere, hayır ve şerrin Allah’tan olduğuna inanmak
İnsanlara gelen hayır ve şer, fayda ve zararın hepsi, Allahü
teâlânın takdir etmesi iledir.
Kader, Allahü teâlânın ezeli ilmi ile, insanların ve diğer
mahlûkatın yapacağı işleri bilmesi ve dilemesidir. Bunun
yaratılmasına kaza, ikisine birden kaza ve kader denir.
Her şeyi ve insanların iyi, kötü her işini Allahü teâlâ yaratıyor ise
de, insanlara İrade-i cüziyye vermiştir. İnsan, irade-i cüziyyesini
kullanarak iyilik yaratılmasını isterse sevap, kötülük yaratılmasını
isterse günah kazanır. İnsan günah işlerse cezasını, sevap işlerse
mükafatını görür. Yani Allahü teâlâ hiç kimseye zorla günah
işletmez.
İslam’ın Şartları
1- Kelime-i şehadet getirmek
[Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden
abdühü ve resulühü] demek. Manası şudur:
(Ben şehadet ederim ki, [Yani görmüş gibi bilirim ve bildiririm ki]
Allah’tan başka ilah yoktur. Ve yine şehadet ederim ki, Muhammed
aleyhisselam Onun kulu ve resulüdür.) [Resulullaha inanmak
demek, Onun bildirdiklerinin tamamını kabul etmek, inanmak ve
hepsini beğenmek demektir.]
2- Namaz kılmak
Akıl baliğ olmuş yani ergenliğe girmiş akıllı her müslümana
günde beş vakit namaz kılmak çok önemli bir farzdır. Namaz dinin
direğidir. Namaz kılmamak en büyük günahlardan biridir.
Kılmayanın imanla ölmesi çok zordur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Namaz kılan kıyamette kurtulur, kılmayan perişan olur.)
[Taberani]
3- Zekat vermek
Nisap miktarı yani borçlarını düştükten sonra alacaklarıyla
beraber elinde 96 gram değerde, para veya ticaret malı olanın kırkta
birini zekât vermesi farzdır. Meyve ve tarla mahsulünün de onda
birini fakire vermek farzdır. Bu onda bir zekâta da uşur denir.
(Zekat vermeyene Allahü teâlâ lanet eder.) [Nesai]
4- Oruç tutmak
Ramazan ayında, bir ay oruç tutmak farzdır. Tutmamak büyük
günahtır.
5- Hac etmek
Mekke-i mükerreme şehrine gidip gelinceye kadar, geride
bıraktığı çoluk-çocuğunu geçindirmeye yetişecek maldan fazla kalan
para ile oraya gidip gelebilecek kimsenin, ömründe bir kere, Kâbe-i
şerifi tavaf etmesi ve Arafat’ta durması farzdır.
İnandım demek yeter mi?
Sual: Hadis-i şeriflerde Kelime-i şehadeti getiren Müslüman olur
deniyor. Bir kimse, inanmadan kelime-i şehadet söylese veya
inansa, ancak Amentü’deki esaslara inanmasa yine Müslüman
mıdır?
CEVAP
İman tarif edilirken, dil ile ikrar kalb ile tasdik deniyor. Kalb ile
tasdik etmedikçe Müslüman olamaz.
Kelime-i şehadet, Allahü teâlânın var ve bir olduğuna, Ondan
başka ilah olmadığına ve Muhammed aleyhisselamın Allah Resulü
ve son Peygamberi olduğuna ve bildirdiklerinin hepsine inanmak,
hepsini beğenmek demektir. Yoksa, tarihi bir olayı anlatır gibi, öyle
bir Peygamber vardır demek değildir. Ben O yüce Peygambere ve
bildirdiklerinin hepsine iman ettim, hepsini beğendim, hepsi
doğrudur, yanlış olma ihtimali yoktur diye kesin inanmak demektir.
Dolayısıyla, Amentü’deki bütün esaslara inanması gerekir.
İnanmadıkça, hatta inanıp da beğenmezse yine Müslüman olamaz.
İmanın şartlarının birini kabul etmeyen veya dindeki meşhur bir
farzı, bir sünneti veya bir haramı kabul etmeyen, beğenmeyen de
Müslüman olamaz. İslamiyet’i bir bütün olarak kabul etmesi ve
beğenmesi gerekir.
Hadis-i şerifler, İslam âlimlerinin açıklaması olmadan okunup
anlamaya çalışılırsa tehlikeli olur, insanı küfre kadar götürür. Mesela
aşağıdaki hadis-i şerifi, yukarıdaki açıklamalar dahilinde anlamak
gerekir:
(Rab olarak Allahü teâlâya, din olarak İslâm'a, [son] Resul
olarak Muhammed aleyhisselama [Onun bildirdiklerinin hepsine]
inanıp razı olan, beğenen kimse [Müslüman’dır ve bu imanla
ölürse] Cenneti hak eder.) [Müslim, Nesai]

 
Bugün 25 ziyaretçikişi burdaydı!



SİTEMİ
FAVORİLERİNİZE
EKLEYİN


ANA
SAYFAN
YAP





Hergüne Bir Manzara Resmi

ÖZKAN KESKİN KESKİN YAPIM

DUYURU PANOSU

------




KESKİN
YAPIM
ÖZKAN
KESKİN

............................................
TÜM

...........................................



SİTEMİZ YAVAŞ YAVAŞ YAPILMAKTADIR ZİYARET EDENLER İSTEDİĞİNİZ BİR ŞEY VARSA VEYA SİTEDE YANLIŞ BİR ŞEY VARSA LÜTFEN HABER VERİN... İLETİŞİM İÇİN LÜTFEN ; fenerliyim71@hotmail.com ...:::...TEŞEKKÜRLER...:::... -

Sitene Ekle




Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol